Perşembe, Temmuz 26, 2007

hayat zor derler de inanmazsın

ulan uzun zamandır böyle şairane, ayarsal bir cümle kurmamakla övünür dururdum lakin kader bizi bu noktaya getirdi recepciğim ( rte abimizi can gönülden tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum) ne demişiz, hayat zor derler de inanmazsın. burun kıvırır bazıları eh der peh der geçer gider. farklı farklı durumlarda insanlar, değişik şekilllerde tepkiler verirler. kimisi de hayatını tepki vermek üzerine kurmuştur. mesela ben gibi. herşeyetepki düsturunu benimsemiş vasat bir bünye olatak geçmişte nelerle karşılaştım bilebilirsiniz. tahmin etmesi zor değil. ama şimdi daha uysal her şeye tepki göstermiyorumlakin bu sefer de tepki göstermem gereken şeylere tepki gösteremiyorum. bu durum beni çileden çıkartıyor desem yeridir. delleniyorum resmen arada. yani cinnet getiriyor muyum, geçiriyor muyum bilemiyorum. farkına varamıyorum. titremeler geliyor, pır pır pırlıyor insan bu durumlarda. of ki ne of. resmen her yeni durum ve insanlar birer sınav benim için. hz. eyüp sabrında değilim ama ve ne yazık ki bunun farkında değil insancıklar. dellenebilirim. tepkim ansızın vuku bulur, büyük olur,şaşar kalırsın. bunları da niye buraya yazıyorum bilmiyorum. mesajı alması gereken dingiller bu siteden haberdar bile değiller.

uzun zamandır dua etmiyorum çünkü kendimi bir şey isteyecek pozisyonda görmüyorum. ama bi zahmet gerizekalı insanların toplum içine çıkmaları yasaklansın,engellensin, önüne set çekilsin.ne biliim iş hayatına sokmasınlar bunları normal insanların yanında. kendi aralarında geri geri takılsınlar. bu ne lan. ben ne büyümek ne adam olmak ne de iş hayatına atılmak istiyorum. bunlarla uğraşa uğraşa iki ayda ince hastalıktan geberir gider insan

Pazartesi, Temmuz 16, 2007

pazartesiden tatil mi olur?

valla arkadaş oluyormuş.ben antalyada bugün bunu gördüm. yunuslar izinli olduğu içün biz de izinli sayıldık. sabah geç kalktım, 9 da. evet evet dokuz benim için geç bir saat artık. ben ki 11-12 de anca güne göz açan, antalya sıcağında pişe pişe yatakta durmaktansa erken kalkmayı tercih ediyorum. bugün geç kalktım işte. kaldığım yerde de temizlik vardı. kahvaltı yaptım, balkonda oturdum, su içtim, az biraz kitap okudum ve kitap okurken sızıp uyudum. sonra uyandım, elimi yüzümü yıkadım (çünkü çok sıcaktı, hala da sıcak) birşeyler atıştırdım.sonra da buradayım. lakin bir hafta boyunca sabah 8 akşam 5 yapınca insan, koskoca bir gün oturmakla geçmiyormuş. uzun bir çalışma hayatından sonra emekliye ayrılan büyüklerimizin ne tür bir boşluk hissiyatı içinde debelendiklerini şimdi daha iyi anlayabiliyorum. tabii herkes için geçerli değil bu dediklerim. kimisi de emekliliğini doldurmayı dört gzle bekliyor ve sonra bütün gün yatıyor, geziyor, dolanıyorvs vs vs. onların da bilmem nerelerine tak etmiş olacak ki adamlar boş boş dolanmayı özlemişler. bilmem artık daha yolun ortasına giriş bölümündeyiz. o yüzden bizim başımıza neler gelecek bilemem, birşey diyemem (bu birşey bitişik mi yazılıyor yoksa ayrı mı?) öyle işte vel hasılı kelam pazartesi den tatil olmuyormuş. ben bugün bunu da gördüm

Cuma, Temmuz 13, 2007

Antalya yanıyor bacım!!!

sıcağın ne demek olduğunu antalyada anlıyor insan. güneş teninize değmeye görsün kasıp kavuruyor. üstünüzde yumurta kırın yiyin o derece. antalya da ne işin var diye soranlara da selam olsun. çalışıyorum gibi birşey. birinci haftamı doldurmama az kaldı. bir plajda rus kızlarını kesiyorum :) parası iyi değil ama olsun. şaka bir yana bu yaşıma kadar yapmadığım bir işin içindeyim. antalya ruhbilim okulunda kalıyorum ve çalışıyorum gibi birşey. yunusla terapi yapılıyor burada çocuklara. fiziksel ve zihinsel rahatsızlıkları olan çocukları yunuslarla beraber yüzdürüyorlar ve çocuklar ilerleme kaydetmeyi kısa sürede tamamlıyor (cümle çok garip oldu ama anlarsınız umarım) ben yunuslarla yüzmüyorum. evet evet daha yüzmeyi bilmiyorum. kaldı ki yunuslarla yüzeyim. ben çocukların üstlerini değiştirmelerine yardımcı oluyorum. havuzdan çıkartıyorum. fotoğraf ve videolar çekiyorum. ve bir takım ofis işlemlerini yerine getirmeyi umuyorum :) geleli 5 gün oldu ve alıştım diyebilirim. bugün almanyadan gelen bir ailenin son terapi günüydü. buradan memleketlerine gidecekler. şeref abi ve yaşare ablamın en küçük oğulları selim Tay-Sachs Hastalığı na yakalanmış 4 yaşından sonra. hareket kabiliyetlerini engelleyen bir hastalık. konuşmayı da engelliyor tabii hareketi engellediği için. 4 gün beraber olmamıza rağmen accayip sevdim, kanım kaynadı bu aileye. keşke daha erken gelseydim ve daha çok zaman geçirseydik diye üzülmedim değil. ama mail adresimi verdim ki, mail hesabı açtıklarında onlara resimleri yollayayım ve iletişimi koparmayayım. aşağıya beraber çekindiğimiz bir resmi koyuyorum.gelişmelerden an be an haber dar olacak sınız. görüşürüz canlarım