the knife grubunun marble house şarkısından bahsediyorum. envai çeşit remixi ile kendisine hayran bırakan bir çalışma imiş. kendilerini tebrik eder başarılarının bir ömür boyu sürmesini dilerim
hebe hübe jay jay johanson....
Cumartesi, Aralık 15, 2007
fazıl say baştan....
öncelikle nerede yaşıyorum len ben diye sormak istiyorum. bizim yaşadığımız ülke ile bu kaymakların yaşadığı yer aynı mı? valla anlamadım gitti. adam gayet talihsiz bir açıklama ile islamcıların ülkeyi ele geçirdiğini ve yurt dışında yaşayabileceğini söylüyor. nerde bu islamcılar? ben neden hiç göremiyorum? islamcı ne demek? kapı kapı gezip din satan benim bildiğim misyonerler var, onlar da müslümanlıkla alakası olmayan işler yapıyorlar. bir de bilmem nereye yerleşecem de hava alanı bir buçuk saat uzaklıkta diye yakınıyormuş. vah ki ne vah. c.başkanlığı bunu davet etmemiş miş, e sen evinde duruyon mu ki, sabah kalkıp " anam ne çok mektup gelmiş bana" diye sabah kahveni içerken onları teker teker okuyasın.
hadi bunu geçtim kendisi fazıl say da bunun üstüne konuşan diğerleri daha da acınası haldeler. milliyet.com un yalancısıyım. aha da şöyle:
Güher-Süher Pekinel: Demokrasinin korunması, seçim sonuçlarına saygıyı da gerektirir. Herkesin, bu arada Fazıl Say'ın, hayatını kişisel tercihlerine göre yeniden yönlendirmek istemesini de saygıyla karşılamak gerektiği düşüncesindeyiz. Birey ve insan haklarına olan saygı, anayasal çerçeveye tüm şeffaflığı ile oturtulduğu zaman, toplum dengelerinin değişen hükümetlerle sarsılamayacak bir ortama kavuşacağına inanıyoruz.
çok ayar bir cevap olmuş. piyanist deel de politikacı olsalar fazıl sayın rüyaları gerçek olurmuş bu ülkede. onu gördüm ben...
Serra Yılmaz: Bugüne kadar hiç Türkiye'yi terk etmeyi düşünmedim. Düşünseydim, herkesten çok imkânım vardı, İtalya'ya yerleşebilirdim. Benim Türkiye ile ilgili olarak gördüğüm endişe verici şeyler şu andaki iktidarla ilgili değil, genel devlet anlayışımızla ilgili endişeler. İslamcılardan daha endişe verici olan demokrasinin gerilemesi ve milliyetçiliğin yükselmesi.
serra hanımı severim. iyi oyuncudur ki kendisinin dediği gibi istese çoktan italiyano olmuştu kendisi. ki genel devlet anlayışı diye bir şeye sahip olamadığımız için onunla ilgili endişe duyması da garipsenmiyor değil tarafımca....
Zülfü Livaneli: Fazıl Say gibi uluslararası bir sanatçımız Türkiye'yi terk etmeyi düşünüyorsa, onun bu açıklamasını Türkiye'ye bir uyarı olarak değerlendiriyorum. Onun "onlar kazandı" duygusuna kapılması çok önemlidir. Milyonlarca yurtsever ve üzgün insan bu duyguyu çok iyi biliyor.
zülfü livanellere gidesin diyorum. hasan cihat örter de vitüöz lakin pek aklı başında gibi gelmiyor bana. haksız mıyım? sen yıllarca adamları hor gör, köylü de. sonra birisi gelsin arkadaş o kadar da köylü değilsin(ki köylü ne demek o da bir garip) çanak antenlerinle dünyayı izliyorsun. sen de insansın desin sonra ortalık karışsın....
Yelda Reynaud: Olaylara her zaman pozitif bakıyorum. Bu ülkenin gerçeği buymuş ve ortaya çıktığına seviniyorum. Kendimize, "Biz çok aydınız, cumhuriyet var" diye daha ne kadar yalan atacaktık ki? Herkesin bir arada yaşamasından yanayım. Ülkeyi terk etmeye kalkmak, haklarımızı devretmek anlamına gelecek.
yeldacığım ise yara filmindeki performansı ile göynümde yer etmiş bir oyuncu olmakla beraber bu açıklaması adına üzülmedim diyemem. biz çok aydınız palavrasına destek veriyorum da cumhuriyet yok mu bu ülkede? nerde bu devlet nerde bu cumhuriyet? ortaya çıkan ülke gerçeğini tez konusu yapacak sosyoloji öğrencileri aranıyor!
Elif Şafak: Bir memleketi sevmek onun insanlarını gönlüne alabilmeyi gerektirir. Esas mesele farklılıklara küsmek değil, farklılıklarımızla beraber yaşamayı öğrenmek.
demiş elif. elif elif duyuyor musun? son yazdığın kitaptan hiç bişey anlamadım. karikatür felan hayrola? ilerleyen senelerde kendisini nobel için talihsiz açıklamalar yaparken görebiliriz. onu gördüm ben
Bedri Baykam: Açıklamasını okurken ister istemez şunları düşündüm: Siz siyasetle uğraşmazsanız, bir gün gelir siyaset sizinle uğraşır. Bir kısım insan geç de olsa uyandıysa, bugün burada mücadeleye başlamayı ve geçmiş pasifliklerini topluma unutturmalarını göze almalarını bekliyorum. İlgisizlikleriyle bu hale gelmesinde sorumluluk payı aldıkları bir ortamı terk edip gitmek çare değil.
bedri sen boyalarınla cebelleş diyesim geldi. ya da rahatladıktan sonra arta kalanlarla sergi felan aç?
yaaa işte böyle. ben de tepkiliyim. sıra yazmadan çamaşır makinesine kirlilerini atan arkadaşa. ulan dangalak c.tesi sabahı 8 de kalkmışım çamaşır yıkayacam diye. gitmişim adımı yazmışım 8-10 arasına. sen hangi ara kalktın da çamaşır attın len? ben de iyi yaptım kapattım makineyi lakin durulama evresine getirdikten sonra. artık temiz mi değil mi bilemem ama salak salak iş yapmazsın bundan sonra!!!!
hebe hübe kem küm
hadi bunu geçtim kendisi fazıl say da bunun üstüne konuşan diğerleri daha da acınası haldeler. milliyet.com un yalancısıyım. aha da şöyle:
Güher-Süher Pekinel: Demokrasinin korunması, seçim sonuçlarına saygıyı da gerektirir. Herkesin, bu arada Fazıl Say'ın, hayatını kişisel tercihlerine göre yeniden yönlendirmek istemesini de saygıyla karşılamak gerektiği düşüncesindeyiz. Birey ve insan haklarına olan saygı, anayasal çerçeveye tüm şeffaflığı ile oturtulduğu zaman, toplum dengelerinin değişen hükümetlerle sarsılamayacak bir ortama kavuşacağına inanıyoruz.
çok ayar bir cevap olmuş. piyanist deel de politikacı olsalar fazıl sayın rüyaları gerçek olurmuş bu ülkede. onu gördüm ben...
Serra Yılmaz: Bugüne kadar hiç Türkiye'yi terk etmeyi düşünmedim. Düşünseydim, herkesten çok imkânım vardı, İtalya'ya yerleşebilirdim. Benim Türkiye ile ilgili olarak gördüğüm endişe verici şeyler şu andaki iktidarla ilgili değil, genel devlet anlayışımızla ilgili endişeler. İslamcılardan daha endişe verici olan demokrasinin gerilemesi ve milliyetçiliğin yükselmesi.
serra hanımı severim. iyi oyuncudur ki kendisinin dediği gibi istese çoktan italiyano olmuştu kendisi. ki genel devlet anlayışı diye bir şeye sahip olamadığımız için onunla ilgili endişe duyması da garipsenmiyor değil tarafımca....
Zülfü Livaneli: Fazıl Say gibi uluslararası bir sanatçımız Türkiye'yi terk etmeyi düşünüyorsa, onun bu açıklamasını Türkiye'ye bir uyarı olarak değerlendiriyorum. Onun "onlar kazandı" duygusuna kapılması çok önemlidir. Milyonlarca yurtsever ve üzgün insan bu duyguyu çok iyi biliyor.
zülfü livanellere gidesin diyorum. hasan cihat örter de vitüöz lakin pek aklı başında gibi gelmiyor bana. haksız mıyım? sen yıllarca adamları hor gör, köylü de. sonra birisi gelsin arkadaş o kadar da köylü değilsin(ki köylü ne demek o da bir garip) çanak antenlerinle dünyayı izliyorsun. sen de insansın desin sonra ortalık karışsın....
Yelda Reynaud: Olaylara her zaman pozitif bakıyorum. Bu ülkenin gerçeği buymuş ve ortaya çıktığına seviniyorum. Kendimize, "Biz çok aydınız, cumhuriyet var" diye daha ne kadar yalan atacaktık ki? Herkesin bir arada yaşamasından yanayım. Ülkeyi terk etmeye kalkmak, haklarımızı devretmek anlamına gelecek.
yeldacığım ise yara filmindeki performansı ile göynümde yer etmiş bir oyuncu olmakla beraber bu açıklaması adına üzülmedim diyemem. biz çok aydınız palavrasına destek veriyorum da cumhuriyet yok mu bu ülkede? nerde bu devlet nerde bu cumhuriyet? ortaya çıkan ülke gerçeğini tez konusu yapacak sosyoloji öğrencileri aranıyor!
Elif Şafak: Bir memleketi sevmek onun insanlarını gönlüne alabilmeyi gerektirir. Esas mesele farklılıklara küsmek değil, farklılıklarımızla beraber yaşamayı öğrenmek.
demiş elif. elif elif duyuyor musun? son yazdığın kitaptan hiç bişey anlamadım. karikatür felan hayrola? ilerleyen senelerde kendisini nobel için talihsiz açıklamalar yaparken görebiliriz. onu gördüm ben
Bedri Baykam: Açıklamasını okurken ister istemez şunları düşündüm: Siz siyasetle uğraşmazsanız, bir gün gelir siyaset sizinle uğraşır. Bir kısım insan geç de olsa uyandıysa, bugün burada mücadeleye başlamayı ve geçmiş pasifliklerini topluma unutturmalarını göze almalarını bekliyorum. İlgisizlikleriyle bu hale gelmesinde sorumluluk payı aldıkları bir ortamı terk edip gitmek çare değil.
bedri sen boyalarınla cebelleş diyesim geldi. ya da rahatladıktan sonra arta kalanlarla sergi felan aç?
yaaa işte böyle. ben de tepkiliyim. sıra yazmadan çamaşır makinesine kirlilerini atan arkadaşa. ulan dangalak c.tesi sabahı 8 de kalkmışım çamaşır yıkayacam diye. gitmişim adımı yazmışım 8-10 arasına. sen hangi ara kalktın da çamaşır attın len? ben de iyi yaptım kapattım makineyi lakin durulama evresine getirdikten sonra. artık temiz mi değil mi bilemem ama salak salak iş yapmazsın bundan sonra!!!!
hebe hübe kem küm
Cuma, Aralık 14, 2007
bi buldurun be
bana yunan arkadaş lazım arkadaş. şöyle elinde avcunda çılgın bir mp3 koleksiyonu olan. paylaşsın benlen onları mutlu etsin beni. sonra yetinmesin şarkıların ne anlattığını anlatsın. o da yetmesin bana yunanca öğretsin. bu kadarı yetsin :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)