aramaya başlayalı çok olmuştu. belki diye diye nerelerde , ne zamanlarda gezmişti. her insanın yapacağı gibi bulduklarıyla yetinmeyi bilemedi. "o" na ulaşacağına dair olan inancı gün geçtikçe kuvvetleniyordu ama elindekilere bakacak olursanız ne kadar ümitsiz bir durumda olduğunu görebilirdiniz.
evvel zaman içinde diyerek başladığı bir günde, yataktan her zamanki enerjisi ve ataklığıyla kalkmadı. kalkamadı. işte o zaman anladı ki, bu zamana kadar kendini kandırmıştı. boşu boşuna yıllarını "o" nu aramakla geçirmişti. ve o sabah masala son vermeyi düşündü. aslında düşündü denemez bu durum için. bıktı her gün sayfaları doldurmaktan. sonu olmayan masalların pek çekici gelmeyeceğini biliyordu ama bir sona varacağına inandığı masalı bitirmeden yarım bırakmanın vakti gelmişti. son bir şans vermeyi uygun gördü "o" na, onu aramaya. yorgun bir şekilde kalktığı yataktan, sahte bir hareketlilikle güne kucak açtı. kolları kısa olduğu için fazla bir şeye sarılamadı. sıcaklığını hissetmeden yakın tuttuğu şeylere baktı. birden kuvveti kesildi kollarının ve düşüverdi sarıldığı şeyler. düştüklerinde kırılmadılar. kırılsalar bile bir önemi yoktu artık.
"her masalda olduğu gibi, bütün ümitlerin tükendiği anda çıktı karşısına.tam herşeye bir son vermek isterken buldu onu. ama böyle sonlar masalın mutlu bitmesi demek değildi galiba"
gökten üç elma düşmek bilmedi. düşecekleri malum ama ne zaman düşeceklerini kestirmek zor değil. masalın anlatıcısına sadece anlatmak düşer. yaşanacaklar kahramanlarımıza kalmış