Cumartesi, Kasım 11, 2006

bu ne ya


kuzum, kızılaya inmek bizler için bir nimet( ekmek gibin su gibin, yere düşünce 3 kere öp alnına koy öle ye) akşam üstleri zabıtalar evlerinde oturduğu için, sokaklar seyyare satıcılardan geçilmez .ne ararsan var. mevsimine göre kıyafetler, eski kasetler - kitaplar, ekmek arası bağırsak (biz türkler ona kokkereç diyoz- şarkısı da var kookkk kooo reç kokkoo kokkkooo) midye dolmalar vs vs vs. son zamanların modası da perfume testırları. 3 denesi 5 ytl den satışa çıktılar. böle küççük şişelerde, para verip alanlara oha dediğimiz parfümlerin numuneleri var işte. neyse akşam üstü halime kızımız ( ki kendisi ile akşam üstü kızılayda yürüyerek 5 dakikada aldığımız normal yolu yarım saatte tamamlayamayız, nerde seyyare var tezgahın dibinde halime) testırcının dibinde durdu. "ay bakalım güzellerse alırız" deyü. biz de 3 kişiyiz. 3 denesi de 5 ytl ya. neyse bu iki tane erkek bir dane de kız testırı aldı (güya!!!) sokak aydınlatmaları yeterli olmadığından (büyükşehir uyuma , yol yapacağına geceyi gündüze çeviren aydınlatma yap) ve ben de grip başlangıcında olduğumdan ( ki burnum tıkalı, dışarı çıkarken de gözlüğümü yanıma almıyorum nalet olsun) bana hediye edilenin ne olduğuna dikkat etmedim. eve geldik yarım saat önce. dedim kokuma bakayım döküneyim. misler gibi kokayım. ama o da nesi??? mademoiselle : ki kendisi benim bildiğim evde kalmış, evlenememiş fransız bağyanı demek. diğer bir deyişle ise chanel no. 5 tan sonra gelen ikinci anne parfümü imiş.(sözlüğün yalancısıyım) saol halime. çok güzel bir seçim :) o değil de ben bunu dökündüm biraz kızılayda. meğersem o iflaz olmaz yakıcı erkek bakışlarının sebebi buymuş. bende ne diye bana bakıyorlar diyodum.....