bi baktım en son 19 Ocak tarihli bir yazı yazmışım. ondan sonra tık yok. gerçekten de tık yok. ben bile unuttum neredeyse bir blogger olduğumu. o blog senin bu blog benim ona buna laf yetiştirdiğimi. aslında bunun sebebi, yazmaktan ya da blog sayfamı unuttuğumdan değil harbi harbi internetten sıkılmam olmuştur. sanki maaşlı işim gibiydi önceden (tabii para kazandırdığı yok, yoksa şimdiye bebekte dairem vardı) sabah kalkıyor yüzümü yıkamadan " bilmem kime attığım mailin cevabı gelmiş mi? , forumda neler dönüyor?, msn messenger da kimler online?" gibisinden soruları cevaplamaya koyuluyordum. çok önemli ya.... 10 kişiyle aynı anda sohbet ettiğimi hatırladığım günler yok değil. ayrı ayrı muhabbetleri takip etmek ve cevap yetiştirmek kadar insan beyninin kıvrımlarını zorlayan başka bir iş yoktur herhalde (kesin vardır da ben bilmiyorum-öğrenemedim.neden? nette takılmaktan bakmaya-araştırmaya vakit kalmıyordu)
şimdilerde ise pc başına geçip vakit harcamak gerçekten zor geliyor. insan unutuyor net bağımlılığından önce neler yaptığını. eskisi gibi çok film izleyemiyorum, çok kitap okuyamıyorum diye kendi kendime çok kızdım. şu geçen bir aylık süre boyunca bu gözardı ettiklerimi yeniden yapmaya başladım. eski huzurlu ve rahat günlerime döndüm diyebilirim. çoğu gereksiz zırva muhabbetlerden arındım. artık lazım oldukça, canım istedikçe sohbet ediyor, sağa sola laf atıyorum.

bir de her zaman niyetlendiğim ama bir türlü gerçekleştiremediğim " olm bu dönem kesin spora başlıyorum. koşucam atlıcam zıplıcam fit olucam la" diyerek iki kereden sonrasını göremediğim spor yaşamına adım attım. hem de en alakasız, benden hiç beklenmeyecek bir dalla. eskrim ile. evet doğru okudunuz eskrim. antremanlar sayesinde varlığından haberdar olmadığım kaslarımın sızıyla yaşıyorum 3 gündür. ama yılmadım. istekliyim. niyetliyim. yapıcam ben bu sporu. lisanlı bir takım üyesi olamasam da yapıcam. dünya üzerinde bir ben kalsam da yapmaya devam edicem. o derece kararlıyım yani.