takıntı toplumu olduk çıktık. "işi yok it taşlıyo" atasözüne sığınarak, kendi kendimize problem üretmekte üstümüze yok demek istiyorum. "azıcık aşım ağrısız başım" diyerek yaşamak varken, tutup onu bunu takıntı ediniyoruz. tatil sonrası işe başlama sendromu, pazartesi sendromu, eski sevgili sendromu, apnea sendromu, onun sendromu, bunun sendromu....
50 sinde saçlarında tek ak bulamayacağınız kişide şu iki şeyi sorasınız. saç boyasının numarası nedir? yok değilse bu adam takmıyor mu heç bişiyi? bi amcam var, babamdan büyük saçında beyaz yok nerdeyse efendim. dert etmiyor hiç bir şeyi kendi sine. ben bu yaşta amca oldum çıktım. mütemadi aralıklarla " oha amma da çoğalmış bu beyazlar" diyerek dert yapıyorum daha da çoğalıyor bu zıkkımlar( şaka lem şaka, beyaz saçı çok severim, olgun bir hava veriyor, bir an önce "kır saç" sınıfına terfi edersem o zaman görün beni....)
çok kısa oldu bu yazı ama anafikir önemli olan o da şu: terli terli soğuk su içmeyin, saçlarınız beyazlamaz....