
Hep merak ettiniz bu kutunun içinde ne var diye. Ama yanlış soruyordunuz sorunuzu. Ne değil neler olmalıydı. Neler vardı bu kutunun içinde? Neler yoktu ki….
Altı, yedi yaşındaydım. Urfa’nın sıcak bir yaz günüde Milliyet gazetesi biz çocuklar için ve çocuk gibi hissedenler için uçurtma vermişti. Promosyonların hayatımda önemli bir yer tutacağından habersiz, Red-Kit kaplamalı uçurtmamı almış, sokaklarda, olduğum üzere bir çocuk gibi koşturup duruyordum. İnat gibi o Urfa günü sıcaktı ama rüzgarlı değildi. Çok uğraştım onu havalandırmak için, olmadı. Üzgün bir şekilde eve giderken, karşıdan gelenlerin beni daha da üzeceklerini nereden bilebilirdim ki? Sol elimde tuttuğum Red-Kit in kuyruğu ardımda beni takip ediyordu. Birilerinin kuyruğa basacak kadar düşüncesiz olduğunu tahmin edip, önlem alacak kadar güvensiz değildim o zamanlar. Çocuktum. Karşıdan gelen adamlara dikkat etmedim. Yanımdan geçip gittiler demek isterdim ama öyle olmadı. Yanımdan geçmişler ama gitmemişlerdi. Bir tanesi durmuş, sıcaktan bunalan, sıkılan canını eğlendirmek için beni kurban seçmişti. Bir adım attım, bir adım daha, ama sonrası o kadar kolay olmadı. Sol tarafım gerildi. Bir anlık gerildim, minik ve önemsiz görülebilecek bir “cart” sesi duydum. Yanımdan geçenlerin en dengesiz olanının ayağını Red-Kit in kuyruğundaydı. Bunu düşünebilecek olsam dikkatli olurdum. Ama iş işten geçmişti. Kuyruk kopmuştu. Kopmakla kalsa yine iyi, koparken uçurtmaya da zarar vermişti. Haç şeklinde çivilediğim çıtalara gerinerek yerleşmiş Red-Kit te yırtılmıştı. Şaşkınlık ve üzüntüden yüzümün aldığı ifade ne kadar komikti bilmiyorum ama eline aldığı kuyruğu sallayan esmer adamı güldürmeye yetmişti. Bana baktı, güldü ve kuyruğu elinde sallayarak, tozlu yolda arkadaşlarına yetişmek için koşmaya başladı. Neden bilmiyorum, bir faydası olacakmış gibi, babam yaşındaki adama kafa tutacakmışım gibi bende onun peşinden koşmaya başladım. Benim de koştuğumu görünce insafa gelmiş olacak ki kuyruğu yere attı ve arkasına bakmadan yoluna devam etti. İstediğim olmuştu, kuyruk artık bendeydi. Daha fazla takibe gerek yoktu, evin yolunu tuttum. Eve vardığımda elimde sadece kuyruk kalmıştı. Red-Kit i yolda bir yerlerde bırakmıştım kendi başına. Önemli, değildi Red-Kit. Önemli olan kuyruktu. Ve o bendeydi. Şimdi de o kutunun içinde. Her zaman tetikte olmamı ve insanlara dikkat etmemi hatırlamam için..