Pazartesi, Nisan 03, 2006

aman neyse...

hoşgeldinimi sadece mail sayfamı açtığımda alıyorum. her nasıl yaptıysam bilgisayarı açtıgımda bana hoşgeldiniz demiyor. bu sadece ekran karşısında olan bir durum olarak kalsa , bunun üzerine düşünüp kendimi sıkmazdım.kimse bana hoşgeldin demiyor. sordum doğumum sırasında doktor ya da hemşireler de bana hoşgeldin dememişler. sırtıma attıkları iki şaplak belki de bir hoş gel karşılamasıydı ama hoşgeldin değildi. hoş gelmek. önemli mi sizin için? benim için önemli olsa. yoksa bunu kafayı takmazdım. neden bana hoşgeldin demiyorsunuz diye takıntılı, rahatsız bir insan profili çizerek , ışıkları üstüme mi çekmeye çalışıyorum? ışıklar da bana hoşgeldin demiyorlar... hep "birbaşkası" sahnede en önemli rolü kapıyor. ben ise sadece arkada geçen adam figüranı oynuyorum. oynamıyorum bile. kendimim orada. hayattanda gelip geçen, kimsenin dikkatini çekmeyen değil miyim? değişik bakışlar denemeye, ağız-yüz-mimik kombinasyonları denememe gerek yok. rahat olmakta fayda var. fazla ciddiye almamalıyım. ciddiye aldıklarımın ihalesi hep bende kaldı. sırtımın kamburu , işte bu taşımaktan yoruldugum ihalelerin sonucu. aman neyse...... boşgeldim....