Cuma, Nisan 14, 2006

sabahlardan bir sabah...

ilginçtir, her sabah erken saatte yatıp, her öğlen normal saatlerde uyanan birisi olarak, bu sabah erken yattım erken kalktım. dört (rakamla 4) saatlik uykumu bölen şey ise, dün baha ya verdiğim " tamam abi deneme çekimlerine bende gelirim" sözü idi. baha bildiği üzere " abi sen erken kalkmazsın git yurduna uyu erken kalk" diye küçük bir uyarıda bulundu saolsun. bende saf saf " abi baktım uyanmamışım gel odaya iki dürt" diye talimat verdim. ben nerden bileyim gelip dürteceğini. güzelim uykumun ve de enteresan rüyamın ortasında bir "dürtme" hadisesi yaşadım. "noluyo len" derken gözlerimi gayri ihtiyari açıvermişim. ranzanın üst katında ikamet ettiğimden ötürü kafamla aynı hizada olan baha ve yanağıma girişen bir parmak. baha nın hayal gücü ne kadar geniş tahmin edebiliyorsunuz. birisini uyandırmak için onu sarsmak, seslenmek gibi yöntemleri es geçip, yanağa barnak basmak, parmağı tükürükleyip kulağa sokmak,buruna yabancı cisim ve de maddeler sokmak gibi çeşitlenebilecek farklı yollara başvuruyor. ama haklı şimdi bahacım da. beni bunları yapmadan uyandırmazsın hemşerim. artık nasıl bir uykuysa bendeki... onlarda kaldığım günler beni ve diğer ev sakinlerini uyandırmak için ne kadar çaba sarfettiğine şahit olduk. ki kendisi uyuyan birisini uyandırmayı pek sevmez... "kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma" cümlesini ilke edinmiş bir baha bu.

neyse ya uyandım da ne oldu, gittik taş, baraj, rüzgar paneli ve birkaç şey çekiverdik. deneme çekimi babında. oradan annemin " oğlum uğraşma boş işlerle, biz seni oraya oku diye gönderdik , elinde kamerayla gez diye değil" dediğini duyar gibi oluyorum. lakin bunu oturduğu yerden söylüyordur. çünkü annem nasıl yapmış hala algılayabilmiş değilim dört(rakamla 4) duvar arasında ayağını kırmış!!! mutfaktan çıkarken sen ayağını yan bas, iki gün şiş ayakla gez " aman ne olcak insanım ben kendi kendine geçer " mantığıyla 200 metre ilerindeki hastaneye gitme, et koy şişini alsın diye. sonra nerden esti ayrıntıları bilmiyorum ama doktora gidiver, alçılan eve gel. böyle de sağlık sorunlarına karşı duyarsız bir familyadan gelmekteyim.yazımı babamın bir sözüyle bitiriyorum "Yavrum sağlık karnen çekmecede, aha hastane de iki adımlık yol, benden beklemeyin herşeyi" (bunu sarf ettiği an şöyle bir andır, lise-3 öğrencisi ben bir haftadır yatakta yatmakta, bir lokma yemeden annemin dayattığı ılık su-bal karışımıyla hayata devam etmeye çalışmakta-sonradan öğrenildiği ya da farkedildiği üzere mide kanaması da geçirmişim- ve boyuna istifra etmekteyim. hastayım dibine kadar.....) (aman sonra ne oldu diye sorar gibi bakmayın, bir buçuk (sayıyla 1,5) hafta sonra iyileştim, ayaklandım, sonra doktora götürdü saolsun, tabii birşey çıkmadı, bu seferde kalayladı bi güzel " hasta değilsin madem beni ne uğraştırıyorsun çocuuum".....herşeye rağmen ben babamı çok severim. canım babam )